Yeni medyanın öncülerinden olan gzt.com, yaptığı özgün içerikler ve sosyal medya başarısını son zamanlarda dijital medyada sıkça duyar olduk. Teknolojideki en son gelişmeler, son dakika spor haberleri, Türkiye’ye ve dünyaya damga vuran gündem haberleri, yaşamın içinden dopdolu hayat haberleri, kültür, sanat, sinema, ekonomi ve çok önemli röportajları GZT’de bulabilirsiniz.
GZT Yayın Yönetmeni Doğukan Gezer ile GZT’nin bu başarı hikayesini konuştuk. Gezer’e GZT’nin ne olduğu ne olmadığını, hedef kitlesinin kim olduğunu, başarının sırrını ve İletişim Fakültesi öğrencilerine tavsiyelerinin neler olduğunu sordum. İşte bu çok kıymetli röportajı sizlere sunuyorum.
İçindekiler
GZT’yi nerede konumlandırıyorsunuz: Bir haber sitesi mi, bir sosyal medya projesi mi?
GZT’yi ‘haberin sosyal medyası’ olarak tanımlıyoruz. Bu tanım, markamızı hem bir haber sitesi hem de bir sosyal medya kanalı olarak konumlandırıyor. Yeni medya alanında yayıncılık yapma faaliyetinin de bu noktadan hareket ettiğine inanıyorum.
Geleneksel gazetecilik çerçevesini değiştiren internet yayıncılığı, sosyal medyanın etki alanını genişletmesiyle farklı bir forma sürüklendi. Burada bir haberi ya da bilgiyi dijital bir ekranda sunmak yetmiyor; dijital dünyanın verdiği imkanların kullanıldığı ölçüde başarı elde edilebiliyor.
GZT’de kişilerin ‘haber alma ihtiyacına’ en iyi şekilde yanıt verme gayreti ile içerik üretiyoruz. Bu gayretin içerisine; interaktif yöntemler, kullanıcı odaklı içerikler, didaktik olmayan bir dil ve sosyal medya algoritmalarına uyum sağlayacak bir sistem dahil oluyor.
GZT’nin hedef kitlesi ki: Sadece gençler mi? Hangi yaş grubu?
GZT’de klasik bir ‘hedef kitle’ tanımı yapmıyorum; bilindiği üzere markalar her zaman ‘belli yaş, cinsiyet ya da farklı demografik özellikler’ ekseninde bir hedef kitle çizer. GZT’de ise hedef kitle, akıllı telefon kullanan herkes. Bu kullanımın her zaman haber ya da bilgi üreten yayınlara dokunduğunu tespit ettik ve bu sonuca vardık.
Yeni medya alanında kuşaklar arası uçurumların da olmadığını söyleyebiliriz. Üretilen içerikler daha homojen bir yapıda karşılık buluyor. Bu nedenle belli bir yaş grubuna göre habercilik, belli bir eğitim durumuna göre dil kullanımı gibi hedef kitle odaklı yayınlar ikinci planda kalıyor. Genele hitap edildiğinde doğru bir alanda olduğumuzu görüyoruz.
İçerik pazarlamasında hangi kanalları kullanıyorsunuz: Kitlenize nereden ulaşıyorsunuz?
GZT olarak az önce bahsettiğim oldukça geniş hedef kitle nerede ise orada olmaya gayret ediyoruz. Web sitemiz ve uygulamamız bu noktada taşıyıcı kolonumuz diyebiliriz. Bize ulaşmak isteyenleri her zaman kendi alanımıza davet ediyoruz. Bunun yanı sıra tüm sosyal medya ve hatta iletişim uygulamalarında varlık gösteriyoruz.
Bu varlık gösterimi, üretilen bir içeriğin orada olmasından daha öte. Her bir sosyal medya platformu için ayrı bir yayın akışı oluşturuyoruz. Yayıncıya sunulan teknik çerçeveye dikkat ediyor, algoritmaları da değerlendirerek bu yayın akışını uyguluyoruz. Tümünde ortak nokta ise kurduğumuz iletişim ve etkileşim. Takipçilerimiz her zaman bir mesaj baloncuğu kadar bize yakın ve tümünü de okuyoruz.
Asıl soruya gelecek olursak, marka değerini nasıl bu seviyeye getirdiniz, başarınızın sırrı nedir?
Bir dijital medya markası inşa etmek, varoluşsal birçok zorluğu da beraberinde getiriyor. Varlık gösterilen alan somut bir yapıda olmadığından sanal bir dünyada karşılık bulmak oldukça zor. Gazete, televizyon ya da radyo araçlarında bir markanın varlığı kurulumu ile başlar ve bulduğu karşılık neticesinde de üzerine koyarak devam eder. Rekabet de kurulum zorluğundan dolayı daha azdır. Ancak yeni medya dünyasına baktığımızda sonsuz bir evren ve her gün yüzlerce yeni rakip ile karşı karşıya kaldığımız bir ortam görüyoruz.
Burada eğer bir başarı elde ettiğimizi söyleyecek isek nihayetinde içerisinde bulunduğumuz bu dünyayı anlamak ile geldiğini paylaşabilirim. ‘Dijital bir medya markası nasıl olmalı?’ sorusunun yanıtı hem tüm medyalar tarihinden izler taşımalı hem de birçok bilinmeze de karşılık vermeli. Elde ettiğimiz yanıt bizi başarıya götürecek de bir yoldu aynı zamanda.
Okuyucuya her zaman değer verme, rakipleri iyi analiz etme, kurumsal ve kavramsal olarak sağlam temeller üzerinde büyüme de diğer anahtar faktörler arasındadır.
Dijital reklamlar GZT için ne ifade ediyor?
Dijital dünyada varlık gösteren markaları farklı bir katmanda da reklamların beklediğini ifade etmek yanlış olmayacaktır. Geleneksel reklam yöntemlerinden ayrı olarak yeni reklam evrenine de uyum sağlamak şart. Burada reklamların yer alacağı platformların iyi analizi, teknik altyapıların talebe vereceği yanıt oldukça önemli.
GZT ve tüm alt markalarımızla ‘özel içerik’ üretici olduğumuzdan reklamlarda da önceliğimiz bu özel içerikleri daha çok kişiye ulaştırmak oluyor. Bunun en büyük farkı ise herkesin bildiği bir içeriğe değil tek bir içeriğe davet ediyor olmak. Takipçide karşılığını da daha iyi bulduğumuzu ifade edebilirim.
Youtube ve Instagram’daki başarınız ortada, TikTok’a da girmeyi düşünüyor musunuz? Neden?
Başlarda ifade ettiğim gibi takipçilerimizin olduğu her platformda var olma gayretindeyiz ve bu kapsamda TikTok da uzun bir süredir gözlemimiz ve değerlendirmemiz altında. Ancak ‘her platformda var olmak’ çok yönlü değerlendirmelerin sonucunda alınan kararlar. Ve TikTok’u değerlendirdiğimizde maalesef Türkiye pazarında halen ciddi bir haber yayıncısı için uygun bir vitrin olmadığı sonucuna ulaşıyoruz. ABD ve Avrupa’da yeni nesil medya markalarının TikTok’ta içerik üreticisi olduğu bir gerçek ve GZT olarak bizler de aynı standartta kolaylıkla içerik üretebiliriz.
Bu nedenle takipçilerimiz arasında sık sık araştırmalar da yapıyoruz. Ama beklediğimiz gibi takipçi tarafında da henüz bizim orada konumlanmamız konusunda bir destek yok. Aksi tepki olacağı dahi söylenebilir. Sonuç olarak TikTok ya da henüz bulunmadığımız diğer platformlar, haber yayıncıları için uygun ortamlar sağlarlarsa neden olmasın?
Kovid-19 site trafiğinizi ve sosyal medya etkileşimlerinizi nasıl etkiledi?
İlk gününden bu yana yoğun bir şekilde bu pandemiyi takip ediyoruz ve bizim için de farklı bir deneyim. Bu süreçte yayıncı olarak gözlemim, sonuçlara da baktığımda şu oldu: Türkiye’de görülen ilk vaka ve sonrasında takip eden 60 günlük süreçte çok yoğun bir içerik tüketimi yaşandı. Bunda büyük bir bilinmez durumun varlığı, insanların evlere kapanması gibi faktörler etken. Bu tüketim, trafik ve etkileşimlere de doğru orantılı olarak yansıdı.
Ancak sonrasında takip eden dönemde ‘yeni normal’ tablonun hayatlarımıza daha bir dahil olması; içerik tüketimlerinin gerilemesine yol açtı. Ve hatta birkaç ay önce çokça merak edilen COVID-19 içerikleri artık istenmemeye başladı. Bu nedenle biz yayıncıları farklı konular, formatlar bulma ve üretme noktasına itti. Şuanda da baktığımızda COVID-19 dışı içeriklerin daha yoğun bir trafik ve etkileşim aldığını belirtebilirim.
Biraz da gazetecilikten bahsedecek olursak, sizce geleneksel gazetecilik bitecek mi?
Bu soruya kitaplıklardan herhangi bir kitaba bakarak yanıt verebiliriz. Yüzyıllar geçse de kitabın yapısının değişmediğini görüyoruz. Hatta yapısal çerçeveden öte birçok şeyin değişmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Gazeteciliği de bu noktadan değerlendirmekte fayda var. Kitaptan farklı olarak gazetecilik her zaman gelişen teknoloji ve değişen okuyucu alışkanlıkları noktasında farklılıklar göstermiştir. Ancak mesleki tanım değişmemiştir. Yeni medya döneminde de geleneksel gazeteciliğin belki sadece ‘dijital’ yenilikler ile kabuk değiştireceğini ve devam edeceğini söyleyebilirim.
Çünkü haber alma ihtiyacı bireylerin yemek yeme ya da barınma gibi temel insani ihtiyacı olarak insanlık tarihinde yer aldı. İletişim kanalları ve metotları değişse de bu haber alma ihtiyacı her zaman varlık gösterecek ve buna en iyi yanıtı yine gazeteciler verecektir.
İletişim fakültesi okuyanlara ya da dijital medya da çalışmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Öğrenim dönemini en iyi şekilde değerlendirmek kendim de uyguladığım için önerebileceğim en önemli tavsiye. Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik mezunuyum. 4 yıllık öğrenim dönemimde 4 kış, 4 yaz staj-iş deneyimi yaşadım. Kış tecrübelerim yerel bazda, yaz ise İstanbul’da idi. Mezun olduğum sırada belki de uzun yıllar sonucu elde edebileceğim bir CV kolumun altında hazır bulunuyordu.
İletişim fakültelerinde okuyanlara tavsiyem, ilk gün bir sınıflarına baksınlar ve bunun gibi onlarca sınıfın olduğunu bilsinler. Ve tümünün 4 yıl sonra aynı kurumlara başvuruda bulunacağını. Rekabeti en aza indirmek ve fark edilebilir bir portföye imza atmak için önlerinde olan uzunca bir dönemi en iyi şekilde değerlendirebilirler.
Doğukan Gezer kimdir?
Doğukan Gezer, 1991 İstanbul Beyoğlu’nda doğdu. Lise eğitimini Profilo Anadolu Teknik Lisesi’nde Elektronik Haberleşme bölümünde tamamlamasının ardından Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun oldu. Mezuniyetin ardından Anadolu Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve Tanıtım Ön Lisansı ile Nişantaşı Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisansı yaptı.
Lise ve üniversite eğitim döneminde Sabah, ATV, NTV, Cumhuriyet ve Mersin yerel basın kuruluşları gibi birçok farklı kurumda staj yaptı. Ardından Mersin Akdeniz Oyunları’nda Yayınlar Sorumlusu ve Gençlik Spor Bakanlığı’nda Muhabirlik pozisyonlarında görev aldı. Yeni Şafak İnternet Servisi’nde editörlük ile başlayan iş sürecini şef editör olarak tamamlayarak GZT’de Yayın Yönetmenliği’ni üstlenmeye başladı.